“Biz” olmak, “ben” olmaktan vazgeçmek anlamına mı gelir? Romantik ilişkilerde sıklıkla düşülen yanılgılardan biri budur. Sevdiğimiz kişiyle yakınlaşma isteği, fark etmeden kendi alanımızdan, ihtiyaçlarımızdan ve kimliğimizden fedakârlık etmemize yol açabilir. Oysa sağlıklı bir ilişki, iç içe geçmiş iki daireden değil; kendi merkezleri sağlam kalan, ancak saygıyla birbirine temas eden iki ayrı dairenin birlikteliğidir. Bu görünmez ama hayati çizgiler, ilişkide kurduğumuz sağlıklı sınırlardır.
Peki çoğu zaman konuşması bile zor olan sınırlar neden bu kadar önemlidir? Ve en önemlisi, partnerimizi kırmadan, ilişkiden uzaklaşmadan bu sınırları nasıl oluşturabiliriz?
Sınırlar Neden Duvar Değil, Bahçe Çitidir?
Sınır kelimesi birçok kişiye sert, soğuk duvarları çağrıştırır. Oysa ilişkilerdeki sağlıklı sınırlar duvar değil, bahçe çitidir. Amacı kimseyi dışlamak değil; içerideki değerli olanı, yani kimliğinizi, enerjinizi ve ruh sağlığınızı korumaktır.
Nasıl ki bir bahçenin yabani otlardan ve zararlılardan korunmaya ihtiyacı varsa, sizin de tükenmişlikten, kırgınlıktan ve kendinizi kaybetmekten korunmaya ihtiyacınız vardır.
Sağlıklı sınırlar şu faydaları sağlar:
■ Tükenmişliği ve kırgınlığı önler
Kendi ihtiyaçlarını sürekli arka plana atan kişiler zamanla partnerine karşı farkında olmadan kırgınlık biriktirir.
■ Kişisel kimliği korur
Hobilerinize, ilgi alanlarınıza ve arkadaşlarınıza alan açarak “biz” içinde “ben” olarak kalmanıza yardımcı olur.
■ Karşılıklı saygıyı artırır
Kendinize saygı duyduğunuzda, partnerinizin de size saygı duyması için güçlü bir temel oluşturursunuz.
■ Güveni güçlendirir
Sınırların karşılıklı olarak korunması, ilişkide güven ve duygusal güvenlik hissini derinleştirir.
İlişkilerde Sınır Gerektiren Yaygın Alanlar
Sınırlar sadece fiziksel değildir. Hayatın birçok alanında kendini gösterir:
Duygusal sınırlar
Kendi duygularınızdan sorumlu olmak ve partnerinizin duygularının sorumluluğunu üstlenmemek.
Partneriniz kötü bir gün geçirdiğinde destek olabilirsiniz; ancak onun mutsuzluğunu tamamen sizin çözmeniz gerekmez.
Zaman sınırları
Kendinize zaman ayırmak, hobilerinize devam etmek, sosyal çevrenizi korumak ve her anı birlikte geçirmek zorunda olmadığınızı bilmek.
Fiziksel sınırlar
Bedeninize ve kişisel alanınıza duyulan saygıyı kapsar.
Ne zaman, nasıl dokunulmak istediğinizi ifade etmek buna dahildir.
Finansal sınırlar
Ortak ve kişisel harcamalar, bütçe yönetimi ve para alışkanlıkları konusunda açık anlaşmalar yapmak.
Dijital sınırlar
Sosyal medya paylaşımlarından telefon gizliliğine kadar dijital yaşamla ilgili beklentileri netleştirmek.
Sınır Koyma Sanatı: 5 Pratik Adım
Sınır koymak bir anda ustalaşacağınız bir beceri değildir; zamanla gelişir.
1. Önce Kendinizi Dinleyin
İhtiyacınız ne?
Sizi rahatsız eden durumlar neler?
Hangi anlarda “evet” demek istemediğiniz halde “evet” diyorsunuz?
Bu sorulara verdiğiniz yanıtlar, sınırlarınızın nerede olması gerektiğini gösterir.
2. “Ben Dili” ile İletişim Kurun
Sınırlarınızı ifade ederken suçlayıcı “sen dili” yerine, kendi duygularınızı merkeze alan “ben dilini” kullanın.
Kaçınılması gereken örnek:
“Beni hiç düşünmüyorsun!”
Doğru yaklaşım:
“Hafta sonları biraz daha birlikte vakit geçirdiğimizde kendimi sana daha yakın hissediyorum. Bu hafta sonu ikimiz için bir plan yapabilir miyiz?”
3. Açık, Net ve Nazik Olun
İma etmek ya da partnerinizin ne istediğinizi tahmin etmesini beklemek işe yaramaz.
İhtiyacınızı doğrudan ama nezaketle ifade edin.
Örnek:
“İşten geldiğimde yarım saat yalnız kalmaya ihtiyacım oluyor. Bu sürenin ardından seninle günümüzü konuşmayı çok isterim.”
4. Küçük Adımlarla Başlayın
Daha önce hiç sınır koymadıysanız, en büyük sorundan başlamak göz korkutabilir.
Daha küçük alanlarda pratik yapabilirsiniz.
Örneğin, izlemek istemediğiniz bir filmi belirtmek bile başlamak için iyi bir adımdır.
5. Tutarlı Olun
Sınır koymanın en kritik kısmı tutarlılıktır.
Bir gün “hayır” dediğiniz şeye ertesi gün “evet” demek, partnerinizin sınırlarınızı hafife almasına neden olur.
Sınırlarınıza sadık kaldıkça, karşınızdaki kişi de onları daha ciddiye alır.