Ebeveynlik, tarifsiz mutlulukların yanında derin kaygıları da
beraberinde getirir. Bu kaygıların belki de en zorlayıcı
olanlarından biri, çocuğumuzun bizden uzaklaştığını fark
etmektir. Eskisi gibi anlatmıyor, sormuyor, paylaşmıyor…
Birçok anne babanın içinden geçen o cümle aynıdır:
“Çocuğum benimle konuşmuyor.”
Bu sessizlik çoğu zaman bir başkaldırı değil, fark edilmek
isteyen ama nasıl yapacağını bilmeyen bir iç dünyaya işaret
eder. Özellikle ergenlik döneminde çocuklar, kendi içlerinde
yoğun duygular yaşarken, ebeveynleriyle kurdukları bağ
zayıfladığında bu yalnızlık duygusu daha da derinleşebilir.
Peki çocuklar neden susar? Ebeveyn-çocuk arasındaki bu
görünmez mesafe nasıl oluşur? Ve en önemlisi, bu mesafeyi
kapatmak mümkün mü?
Bu yazıda, çocuk psikolojisi alanında sıkça karşılaşılan,
iletişimi tıkayan 5 yaygın nedeni ve ebeveyn-çocuk bağını
yeniden güçlendirebilecek etkili iletişim yollarını ele alacağız.
Çocuklar Neden Konuşmamayı Seçer?
Duygusal Kopukluğun 5 Yaygın Nedeni
Çocuğun sessizliği çoğu zaman bir anda ortaya çıkmaz.
Genellikle küçük, fark edilmesi zor ama tekrar eden
deneyimlerin sonucudur.
1. Yargılayıcı ve Eleştirel Yaklaşım
Çocuğunuz size bir problemle geldiğinde ilk tepkiniz ne
oluyor?
“Bunu düşünmeliydin”, “Abartıyorsun”, “Ben senin
yaşındayken…” gibi cümleler, iyi niyetli olsa bile çocukta şu
düşünceyi oluşturur:
“Duygularım burada güvende değil.”
Sürekli eleştirilmek veya yargılanmak, çocuğu savunmaya iter.
Bir süre sonra da en güvenli yol olarak susmayı seçer. Oysa
çocuk, hata yaptığında bile yargılanmayacağını bilmek ister.
2. Dinliyormuş Gibi Yapmak ya da Hemen Çözüm Sunmak
Birçok ebeveyn çocuğunu dinlerken aslında çözüm üretmeye
odaklanır. Telefonla ilgilenirken verilen kısa cevaplar ya da
“Boş ver, şunu yap” gibi hızlı çözümler, çocuğun duygusal
ihtiyacını karşılamaz.
Çocuk her zaman çözüm aramaz. Çoğu zaman sadece
anlaşılmak ister. Duyulmadığını hisseden bir çocuk, anlatmayı
bırakır.
3. Ebeveynin Kendi Duygusal Yükleri
Bazen iletişimdeki kopukluk çocuktan değil, ebeveynden
kaynaklanır. Kendi çocukluk deneyimleri, yaşanmış travmalar
ya da yoğun stres, ebeveyni duygusal olarak kapalı hâle
getirebilir.
Çocuk bunu fark eder.
“Annem çok yorgun”, “Babam zaten üzgün” düşüncesiyle
kendi duygularını geri plana atar. Zamanla bu geri çekilme,
alışkanlığa dönüşür.
4. Utanç, Sırlar ve Anlaşılmama Korkusu
Özellikle ergenlik döneminde çocuklar; başarısızlık, arkadaş
ilişkileri, akran baskısı ya da duygusal yakınlıklar gibi
konularda çekingen olabilirler. Eğer geçmişte sert tepkilerle
karşılaştılarsa, sessizlik onlar için bir korunma yolu hâline
gelir.
Bu durum her zaman olumsuz değildir; ancak aşırı gizlilik ve
içe kapanma, dikkate alınması gereken bir sinyal olabilir.
5. Kaliteli Zaman Eksikliği
Aynı evde olmak, birlikte vakit geçirmek anlamına gelmez.
Yemek masasında telefonlara bakmak, televizyon karşısında
geçirilen sessiz akşamlar, aradaki bağın zayıflamasına neden
olur.
Çocuk, kendisiyle gerçekten ilgilenildiğini hissetmediğinde, iç
dünyasını paylaşma ihtiyacı da azalır.
İletişimi Yeniden Kurmak Mümkün mü?
Ebeveyn-Çocuk Bağını Güçlendiren 3 Etkili Adım
İyi haber şu ki: Bu kopukluk onarılabilir. Ancak bu, tek bir
konuşmayla değil; sabır ve tutarlılıkla olur.
1. Aktif Dinlemeyi Gerçekten Deneyin
Çocuğunuz konuştuğunda durun.
Telefonu bırakın.
Göz teması kurun.
Önce duyguyu fark edin ve yansıtın:
“Bu durum seni çok kırmış gibi görünüyor.”
Çözüm sunmadan önce, anladığınızı hissettirin. Açık uçlu
sorular sorun ve cevap almak için zorlamayın. Bazen sadece
yanında olduğunuzu bilmek yeterlidir.
2. Güvenli Bir İletişim Alanı Oluşturun
Sürekli sorgulayan bir dil yerine, doğal anları değerlendirin.
Arabada, yürüyüşte ya da birlikte bir şey yaparken konuşmak,
çocuklar için daha kolaydır.
Kendi duygularınızı paylaşın.
“Bugün ben de biraz zorlandım” demek, ona da açılma cesareti
verir.
3. Sadece Ebeveyn Değil, İnsan Olduğunuzu Gösterin
Hata yaptığınızı kabul edin. Gerekirse özür dileyin.
Bu, otoritenizi zayıflatmaz; aksine güveni güçlendirir.
Çocuğunuz sizi kusursuz değil, samimi gördüğünde, sizinle
daha rahat iletişim kurar.