Empati nedir
Empati, eşduyum ya da duygudaşlık, bir başkasının duygularını, içinde bulunduğu durum ya da davranışlarındaki motivasyonu anlamak ve içselleştirmek demektir. Kendi duygularını başka nesnelere yansıtmak anlamında da kullanılır. Empati sadece üzülmek ya da duygusal tepki vermek değildir; aynı zamanda karşıdakinin yaşantısını objektif biçimde değerlendirebilmek, onu yargılamadan kabul etmek ve iletişim içerisinde bu anlayışı gösterebilmektir.
Empati ne zaman başlar
Empati, doğuştan gelen bir potansiyel üzerine gelişen ve bireyin bilişsel, duygusal ve sosyal olgunlaşmasıyla birlikte aşamalar hâlinde biçimlenen çok boyutlu bir beceridir. Gelişim psikolojisi literatürüne göre empatik tepkilerin ilk izleri 0–2 yaş döneminde görülmektedir; ancak bu dönemde ortaya çıkan, başkasının ağlamasına ağlayarak tepki verme davranışı “duygusal bulaşma” olarak tanımlanmakta ve gerçek empati olarak kabul edilmemektedir. Bu aşamada bebek, karşısındaki bireyin duygusunu ayırt edemez.
2–4 yaş döneminde çocuk temel duyguları tanımaya ve basit empatik tepkiler vermeye başlamakla birlikte, bu tepkiler benmerkezci nitelik taşımaktadır
. 4–6 yaş aralığında çocuk başkasının duygu durumunu fark edebilmekte, ancak olayları tam anlamıyla karşısındaki bireyin bakış açısından değerlendirme becerisi henüz sınırlıdır. Empatinin bilişsel temelleri,
Piaget’nin bilişsel gelişim kuramına göre yaklaşık 7 yaş civarında başlayan somut işlemler dönemiyle birlikte belirginleşmektedir. Bu dönemde çocuk, benmerkezcilikten uzaklaşmakta ve perspektif alma becerisi geliştirerek karşısındaki bireyin duygu ve düşüncelerini kendisinden bağımsız biçimde değerlendirebilmektedir. Bu gelişimle birlikte empati daha bilinçli ve bütüncül bir yapı kazanmaktadır.
Empati eksikliğinin sonuçları
Empati eksikliği, bireyin başkalarının duygu ve düşüncelerini anlamakta zorlanmasına ve buna bağlı olarak kişilerarası ilişkilerde iletişim problemleri yaşamasına yol açmaktadır. Bu durum, sosyal etkileşimlerde anlayışsızlık, çatışma ve güven sorunları ortaya çıkarabilmektedir. Empatik yetersizlik yaşayan bireylerde benmerkezci tutumlar, duygusal soğukluk ve ilişki kurmada güçlük daha sık görülmektedir. Araştırmalar, düşük empati düzeyinin saldırgan davranışlar, zorbalık eğilimleri ve antisosyal özelliklerle ilişkili olduğunu göstermektedir. Klinik açıdan empati eksikliği; özellikle antisosyal kişilik özellikleri, narsistik eğilimler ve bazı otistik spektrum belirtileriyle bağlantılı olarak değerlendirilmektedir. Bunun yanı sıra empatik becerileri sınırlı bireyler, etkili problem çözme ve sosyal uyum konusunda da zorlanmakta; bu durum psikolojik iyi oluş düzeylerini olumsuz etkileyebilmektedir.
Sempati nedir
Sempati, bir kişinin başka bir bireyin yaşadığı olumsuz duygu durumuna karşı üzüntü, acıma veya destek hissetmesi ancak bu duyguyu birebir anlamadan, daha dışarıdan bir bakışla yaklaşması durumudur. Sempati gösteren kişi, karşısındaki bireyin yaşadığı duruma üzülür ve ona yönelik iyi niyet besler; fakat onun duygusal dünyasını kendi iç dünyasında deneyimlemez. Bu süreçte daha çok “senin için üzülüyorum” şeklinde bir tutum söz konusudur. Dolayısıyla sempatide duygusal yakınlık vardır, ancak karşı tarafın yaşantısını anlamaya yönelik derin bir içgörü ve bilişsel perspektif alma bulunmaz.
Sempati ve empati arasındaki farklılıklar
Sempati ve empati benzer duygusal tepkiler gibi görülse de, temelde farklı süreçleri ifade eder. Sempati, karşıdaki kişiye üzülme ve acıma duygusu temelinde yaklaşmayı içerirken; empati, kişinin yaşadığı duyguyu onun bakış açısından anlamaya çalışmayı kapsar. Sempatide duygusal yakınlık vardır ancak derin bir anlama yoktur. Empatide ise aktif dinleme, yargılamadan kabul ve duyguyu doğru yansıtma yer alır
Örnekler;
- Üzüntü Yaşayan Birine Yaklaşım Sempati: “Çok kötü olmuş, senin adına üzüldüm.” → Üzülme vardır ancak kişinin yaşadığı duyguyu anlama yoktur. Empati: “Bu durum seni gerçekten incitmiş olmalı, böyle hissetmen çok anlaşılır.” → Duygu anlaşılır ve karşı tarafa doğru biçimde yansıtılır.
- Sınavda Başarısız Olan Birine Tepki Sempati: “Olsun, takma kafana.” → Teselli etme vardır fakat duyguyu görmezden gelir. Empati: “Bu sınav senin için önemliydi; hedefin tutmayınca hayal kırıklığı yaşaman çok normal.” → Duygusu kabul edilir ve anlamlandırılır
Empatinin 3 türü
Bilişsel empati
Bilişsel empati, bireyin karşısındaki kişinin duygu, düşünce ve niyetlerini zihinsel olarak anlayabilme, olaylara onun bakış açısından bakabilme becerisini ifade eder. Bu empati türünde ön planda olan süreç, duyguyu paylaşımdan çok perspektif alma yeteneğidir. Kişi başkasının ne hissettiğini bilir; ancak aynı duyguyu yoğun biçimde yaşamayabilir. Özellikle iletişim, problem çözme ve sosyal uyum süreçlerinde bilişsel empati önemli bir rol oynar. Klinik uygulamalarda terapistin danışanı doğru biçimde anlaması ve yaşantısını mantıksal çerçevede değerlendirebilmesi bilişsel empatiye dayanır.
- Nörobilim araştırmaları Empati sürecinde ayna nöron sisteminin etkin rol oynadığını göstermektedir. Ayna nöronlar, bireyin hem bir davranışı gerçekleştirirken hem de başka birinin bu davranışı yaptığını izlerken aktive olan sinir hücreleridir. Bu mekanizma sayesinde kişi, karşısındakinin duygusal durumunu içsel olarak deneyimleyebilir. Beynin limbik sistem yapıları da duygusal empatik tepkilerin oluşmasında önemli rol oynar.
Duygusal empati
Duygusal empati, bireyin karşısındaki kişinin yaşadığı duyguları içsel olarak paylaşması ve o duyguyu kendisi de hissediyormuş gibi deneyimlemesidir. Bu empati türünde, duyguların eş zamanlı olarak hissedilmesi söz konusudur. Örneğin, birinin üzüntüsünü görüp aynı hüznü hissetmek duygusal empatiyi yansıtır. Duygusal empati, kişilerarası yakınlığın artmasına, sosyal bağların güçlenmesine ve yardım davranışlarının ortaya çıkmasına zemin hazırlar. Ancak yoğun yaşandığında duygusal tükenmişliğe yol açabileceği, özellikle yardım mesleklerinde bu durumun risk oluşturabileceği belirtilmektedir.
Davranışsal empati
Davranışsal empati, bireyin bilişsel ve duygusal olarak anladığı empatik süreci somut ve destekleyici davranışlara dönüştürmesi anlamına gelir. Burada empati, yalnızca anlama ve hissetme düzeyinde kalmayıp, karşıdakinin ihtiyacına uygun yapıcı tepkiler geliştirme ile tamamlanır. Yardım etme, destek sunma, rehberlik etme, uygun sözlü tepki verme gibi davranışlar bu empati türünün kapsamındadır. Psikolojik danışma sürecinde empatik dinleme, güven verici beden dili, onaylayıcı geri bildirimler davranışsal empatinin uygulamadaki örnekleridir. Bu boyut, empatinin işlevsel hale gelmesini ve kişilerarası ilişkilerde etkin biçimde kullanılmasını sağlar.
Psikolojide empatinin önemi
Empatik becerilerin gelişmiş olması, bireylerin sosyal etkileşimlerinde daha duyarlı, anlayışlı ve yapıcı tutumlar sergilemelerine katkı sağlar. Ayrıca empati, duygusal farkındalık düzeyini artırarak bireyin kendi duygularını tanımasını ve düzenlemesini kolaylaştırır. Klinik psikoloji alanında empati; terapötik ilişkinin temel unsurlarından biri olarak kabul edilir ve danışanın kendini anlaşıldığını hissetmesi yoluyla psikolojik iyileşme sürecini destekler. Araştırmalar, empati düzeyi yüksek bireylerin stres yönetimi becerilerinin daha güçlü olduğunu, sosyal destekten daha etkili biçimde yararlandıklarını ve daha yüksek psikolojik iyi oluş düzeylerine sahip olduklarını ortaya koymaktadır. Bu bağlamda empati, psikolojik dayanıklılığın ve ruh sağlığının korunmasında merkezi bir faktör olarak değerlendirilmektedir.
Hatice Kübra Katrancı