UYKU BOZUKLUĞU
Uyku gün boyunca yorulan vücudumuzun ve sinir sistemimizin dinlendiği, fiziksel ve zihinsel sağlığımız için ihtiyaç duyduğumuz bir gereksinimdir. Hayatımızın üçte birinden daha büyük bir kısmını kaplayan uyku günlük hayatımızın kesintiye uğraması ya da boşa geçen zaman değildir. Uyku, zihinsel yaşamın önemli bir parçası olduğu gibi hormonal düzenleme için de ihtiyaç duyulan bir süreçtir.
Günlük yaşamın verimli bir şekilde geçirilebilmesi için yeterli uzunlukta, kaliteli derinlikte ve konforlu bir uyku alışkanlığının kazanılmasına ihtiyaç vardır. Bununla birlikte, günümüzde çeşitli sağlık sorunları nedeniyle uykunun kalitesinde azalmayla birlikte, uykuya dalmada zorlanma veya uykusuzluk gibi çeşitli uyku bozukluğu problemleri ile daha çok karşılaşılmaktadır. Bu bağlamda, sağlıklı ve başarılı bir hayat için uyku bozukluklarının giderilmesi oldukça önemlidir.
UYKU BOZUKLUĞU NEDİR?
Uyku esnasında oluşan sorunlar veya aksiliklerin tamamına uyku bozukluğu denir. Bu sorunlara horlama, uyku apnesi, uykusuzluk gibi diğer sorunlar da eklenebilir. Uyku bozukluğu yaşayan kişiler hem bedenen hem de ruhsal olarak kendilerini gün boyunca kötü hissederler.
Uyku temel olarak iki fazdan meydana gelir. Bunlar, dinlendirici fazı olan non-REM (NREM) dönemi ile aktif fazı olan REM( hızlı göz hareketleri (Rapid Eye Movement ) dönemi şeklindedir. Kaliteli bir uyku için, belirli uzunluklarda ve düzende bu iki fazın birbirini takip etmesi ve yeterli uzunlukta uyunması gerekir. Bu şartlar sağlanamadığında uyku bozukluklarından söz edilir.
Genellikle kısa bir uyanıklık döneminden sonra uykuya geçilmektedir. Uykunun başlamasından yaklaşık 90 dakika sonra da ilk REM dönemi ortaya çıkmaktadır. Daha sonra da yaklaşık 90 dakika aralarla bir gecede 3-5 REM döneminden geçilmektedir. Genel olarak uykunun ilk 1/3’lük bölümünde derin uyku, son 1/3’ünde de REM uykusu daha fazla yer almaktadır.
NON-REM Dönemi kendi içinde ikiye ayrılır:
- Yüzeysel uyku: uyku uyanıklık geçişi arasındaki dönemi oluşturmakta olup bu dönemde insanlar kolaylıkla uyandırılabilmektedir.
- Derin uyku: Derin uyku sırasında insanın uyandırılabilmesi için daha şiddetli uyarana ihtiyaç vardır. Bu dönemin bir temel özelliği de büyüme hormonu (GH) salgılanmasındaki artıştır. Bu döneme anabolik dönem adı verilmektedir.
REM
REM dönemi (Rapid Eye Movement) uykusu olarak adlandırılan uyku döneminde; vücut gevşer, hızlı göz hareketleri ve hızlı beyin dalgaları gözlenir. Kişinin REM uykusu sırasında uyandırılması kolaydır.
Günlük hayatta stres ve kaygı gibi çeşitli psikolojik sorunların sıklığında yaşanan artışa paralel olarak, uyku bozukluklarının da sıklığı giderek artmaktadır. Özellikle son çalışmalar, her 3 yetişkinden birinin günlük 7 saatten az uyuduğuna dikkat çekmektedir.
UYKU BOZUKLUKLARI NELERDİR?
Uykunun etkilenen parametresine bağlı olarak çeşitli uyku bozuklukları tanımlanmıştır. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:
UYKUSUZLUK (İnsomnia):
Uykusuzluk, uykuyu sürdürmede veya uykuya dalmada zorluk olarak da tanımlanabilecek insomnia çok çeşitli sebeplerden ileri gelebilir.
- Birbirinden uzak zaman dilimlerine kısa zamanda seyahat sonrası ortaya çıkan jet-lag,
- stresli yaşam, kaygı bozuklukları,
- hormonal veya sindirim problemleri insomnia ile sonuçlanabilir.
İnsonmia; çeşitli etkileri nedeniyle hayat kalitesini ciddi olarak olumsuz etkileyebilir. Bunlar arasında depresyon, konsantrasyon bozukluğu, dış etmenlere duyarlılık (irritabilite), kilo artışı ve okul/iş performansında düşme sayılabilir.
Aşırı Uykululuk (Hipersomnia)
Çok uyuma anlamına gelen hipersomnia, aşırı uykululuk ve gündüzleri uyuma eğilimi olmak üzere iki türdür. Genelde başka psikiyatrik rahatsızlıklarla eş zamanlı görülür ancak onların öncülü olduğu zamanlarda olabilir. Patolojik olmadığı durumlar da vardır. Ailede yaygın bir durum olmasıyla ya da kişilik özellikleriyle ilgili olabilir. Hipersomnia akciğer, karaciğer rahatsızlıklarına, beyin lezyonuna ya da kalp hastalıklarına bağlı da gelişebilir. Bu yüzden hipersomnia şüphesi olan hastaların bir doktora başvurması tavsiye edilir.
Narkolepsi: Gündüzleri aşırı uyuma eğilimi, uyku atakları görülmesi durumudur. Bu kısa süreli uykularda çok çabuk dalma, rüya veya rüya benzeri halüsinasyon görme gibi özellikler vardır. Gülerken ya da ağlarken kullanılan kasların kontrolünde zayıflama görülür. Sabah uyandığında hemen kalkamama, bir süre hareketsiz kalma gibi durumlar görülür. Yapılan testlerde, narkolepsi hastalarında normalde olması gerekenden çok daha erken (uykunun ilk 5-10 dakikasında) REM uykusu adı verilen faza geçildiği görülür.
PARASOMNİA
Uyku esnasında yapılan anormal davranışlar ve hareketler parasomnia kapsamında değerlendirilir. Bunlar arasında;
- uyurgezerlik,
- uykuda konuşma,
- inlemek,
- kabus görme,
- yatak ıslatma,
- diş gıcırdatma sayılabilir.
Özellikle REM uyku davranış bozukluğu; REM uykusu esnasında; normalde hareket edememesi gereken kişinin, rüyasında gördüklerini davranışlarına yansıtması olarak bilinen bir türüdür.
Önemli bir hastalık türüdür. Kişinin kendine ya da yanında uyuyan kişiye zarar verme olasılığı en yüksek olan hastalıktır. Rüya içeriği negatif ve şiddet içerikli olabilir. Genelde 50 yaş üstü erkeklerde ortaya çıkabiliyor. Birtakım nörolojik hastalıkların ön belirtisi olabiliyor.
Bir insanın şiddet içeren bir hareketi uykuda yapıp yapmadığı sinyallere bakarak anlaşılır. Rüyayı şiddete çeviren hastalarda her gece rem uykusuna girdiği zaman tamamen sıfır olması gereken kas aktivitesi, felç olma hali tam tersi çok yükselmektedir. Bu hastalar uyanıklıktan çok daha yüksek bir kas aktivitesine sahip oluyorlar. Göz küresi hareketleri çok fazla artıyor.
- Gece arabasına binip kaza yapan hasta örneği
Rem’deki bu hiç hareket edememe hali bizi koruyan bir mekanizmadır. Bu mekanizma bozulduğu zaman olması gereken hareketsizlik hali ortadan kalkıp rüyayı yaşama hali, hareket edebilme hali görülür.
Parasomnia hastalarında beynin yürüme gibi amaca yönelik işlevlerle ilgili bölümü uyanıklık aktivitesi çizerken, diğer bölümler derin uykudadır.
Uyku apnesi:
Uyku esnasında nefes almanın tamamen durması veya azalması olarak tanımlanır. Sağlıklı bireylerde horlama ile birlikte kısa süreli görülmesi normal kabul edilse de; uykudaki gerçekleşme sıklığı ve uzunluğu arttıkça ciddi sağlık sorunlarına yol açar.
Özellikle kalp ve akciğer problemleri açısından bireyler risk altındadır. Kişi uykusunda oksijen yetersizliğinden sık sık uyanır ve yetersiz uyku nedeniyle gün içinde yorgunluk, sinirlilik, uyku ihtiyacı, konsantrasyon güçlüğü gibi şikayetlere neden olur.
Huzursuz bacak sendromu:
Uykuda bacakları karşı konulamaz derecede hareket ettirme ihtiyacı hissetme durumudur.
Genellikle bacaklarda uyuşma veya karıncalanma hissi eşlik edebilir. Şiddetli vakalarda gün içinde de şikayetler gelişebilir. Hiperaktivite bozukluğu, bazı vitamin eksiklikleri, Parkinson hastalığı gibi sağlık sorunlarına eşlik edebilse de, sıklıkla sebebi bilinmemektedir.
Narkolepsi:
Gün içinde uyanık durumdayken gelişen “uyku atakları” ile tanınır. Kişi gün içinde aniden yorgun hissederek uykuya dalar.
Bazen bu şikayete, uykudan uyanma sonrası geçici uyku felci eşlik edebilir.
UYKU FELCİ(KARABASAN)
Uyandığınız durumda ya da uykuya yeni geçtiğinizde geçici olarak hareket edilemeyen, konuşulamayan bir durumdur. Uyku felcinin fiziksel açıdan bir zararı olmasa da bazı kişiler için korkutucu olabilmektedir.
Uyku Bozukluğu Nedenleri Nelerdir?
Uyku alışkanlığı kişiye göre farklılık göstermekle birlikte, birtakım kişisel ve biyolojik özelliklere bağlı olarak gerçekleşir. Bu özelliklerden kaynaklanan çeşitli sağlık sorunları ise uyku bozukluğuna yol açabilir. Bu kapsamda, uyku bozukluğu nedenleri aşağıdaki gibi özetlenebilir:
- Stres:Günlük hayattaki yoğun stres, beyin fonksiyonlarını olumsuz etkileyerek uyku esnasında sık uyanmayla veya derin uykuya dalmada sorun yaşamayla sonuçlanır.
- Kaygı bozukluğu:Yaygın anksiyete bozukluğu olarak da bilinen kaygı durumunda, kişi uykuya dalmada ve odaklanmada sorun yaşayarak, çeşitli uyku bozukluklarının ortaya çıkmasına yol açar.
- Alerji:Özellikle yatak odasında vücudun alerjik olduğu maddelerin varlığı durumunda, vücut alerjik yanıt geliştirerek uykuya dalmada zorlanır. Uyku esnasında solunumunda sorunlar yaşar veya kaliteli bir uyku geçiremez.
- Solunum problemleri: Soğuk algınlığı, sinüzit gibi solunum yolundaki çeşitli sorunlar nefes almayı güçleştirdiği için uyku kalitesini kötü etkiler.
- Sık idrara gitme:Gece idrara gitme (noktüri) davranışı uykunun dinlendirici fazlarını yarıda keserek uykuyu sık sık böler. Bu nedenle kişi rahatlatıcı bir uyku alamadığı için çeşitli sorunlar ortaya çıkar.
- Kronik ağrı:Çeşitli sağlık sorunları (eklem problemleri, mide-bağırsak sorunları, fibromiyalji vs.) ağrıya neden olduğunda kişinin uykuya dalması veya kaliteli uyku sürdürmesi zorlaşır.
Uyku Bozukluğunda Hangi Belirtiler Görülür?
Uyku bozukluğu olan kişilerde çeşitli şikayetler uyku sorunlarına eşlik edebilmektedir. Bunlar arasında aşağıdakiler sıklıkla izlenir:
- Uykuya dalmada zorluk veya uykuyu sürdürmede zorluk,
- Gün içinde yorgunluk ve uyku isteği,
- Anormal nefes alma davranışı,
- Uykuya dalarken anormal hareket etme isteği,
- Uyku esnasında anormal davranışlar sergileme,
- Huzursuzluk veya kaygı davranışı,
- Okul veya iş performansında düşüş,
- Konsantrasyon güçlüğü,
- Depresyon,
- Kilo alımı.
Ne Zaman Profesyonel Yardım Arama Gereksinimi Duyulmalı?
Öncelikle yaşam kaliteniz azalmış, günlük ve sosyal işlevsellikte problemler ortaya çıkmaya başlamış ise yardım aramak zorunluluktur.
Uyku Bozukluklarında Hangi Tedavi Seçenekleri Vardır?
Uyku bozukluğunu gösteren bir belirti tarif eden kişilerde, hekim muayenesinde detaylı öykü alınır. Uyku özelliklerinin, kişinin varsa eşinden, ya da birlikte yaşayan kişilerden de alınması önemlidir. Tablonun uykunun hangi evresinde bir bozuklukla ilgili olduğu, bu uyku bozukluğunu yaratacak bir tıbbi sebep ya da ilaç kullanımı, bozuk uyku hijyeni olup olmadığı, altta yatan bir kaygı bozukluğu ya da depresyon olup olmadığı incelenir. Uyku apnesi gibi daha karmaşık durumlarda ya da tablonun net ayrıştırılamadığı, daha önce tedavilerden fayda görmemiş kişilerde uyku laboratuvarında bir gece kalarak, uykusunun detaylı incelenmesi istenir.
Uyku bozukluklarının tedavisi öncelikli olarak iyi bir uyku hijyeninin sağlanmasını gerektirir. Medikal ve psikoterapötik yaklaşımların beraber uygulanması sağaltım için uygun bir seçenektir.
Burcu SARAÇOĞLU