Pamukkale / Denizli

Mehmetçik Mah. 2622 Sk. No:2 Daire: 3 Altınyaprak Apartman

Anksiyete Bozukluğu Nedir?

anksiyete

Anksiyete nedir? Anlamı ne demek? Kısaca anksiyete, kişinin hayatta kalabilmesi için dışarıdan ve içeriden gelen gerçekçi tehdit ve tehlikeleri haber veren sinyale denir. Kişinin tedbir alması için bir alarm sistemidir. Anksiyete içsel ya da dışsal anlamda kurulmuş olan psikolojik sistemin çökmesinden önce kontrolü sağlar. Her insan anksiyete yaşar.

  • Normal anksiyete: Bireyin ruhsal ve fiziksel bütünlüğünü tehlikeye sokacak dış kaynaklı sebebi belli anksiyetedir. Geçerli olan tepkisel bir sistemdir. Fonksiyoneldir
  • Patolojik anksiyete: Gerçekte herhangi bir tehdit olmadığı halde tehdit varmış gibi algılanması ve sinyal verilmesidir. Dış uyaran olmadığı halde duyulan, kaynağı belirsiz ve daha çok içsel olan anksiyete patolojiktir. Afonksiyoneldir.

ANKSİYETE ÇEŞİTLERİ NELERDİR?

Freud patolojik anksiyetenin 4 tipini tanımlamıştır. Kohut’ta beşincisini tanımlamıştır.

  • İmpulsif Anksiyete
  • Seperasyon Anksiyetesi
  • Kastrasyon Anksiyetesi
  • Süperego Anksiyetesi
  • Fragmantasyon Anksiyetesi

 

  1. İMPULSİVE ANKSİYETE

Bilinç dışındaki dürtüsel yapılarının (libidinal yapıdan kaynaklanan seksüel arzular   ya da agresyon  biriminden saldırganlıkla ilgili dürtüler vb) aktive olması durumunda ortaya çıkan anksiyeteye denir.  Birey,  bu durumda dürtülerini bastırmak ister. Bazı dürtülerin bilince çıkması birey için çok tehlikeli algılanır. Yasaklar, değer yargıları, yaşamın gerçekliği vs ile dürtü arasında bir çatışma yaşanır. Bu durumda savunma mekanizmaları devreye girer (bastırma, reaksiyon formasyon, yansıtma vs).

Otomatik gerçekleşen savunma mekanizmaları bastırma ile bu dürtüyü hatırlamaz, yansıtma ile başkasını ayıplar, reaksiyon formasyon ile dürtünün tam tersi eğiliminde davranabilir. Savunma mekanizmaları çoğaltılabilir. Psikodinamik kuramlara göre impulsive anksiyete gelişim dönemlerinden  oral dönem anksiyetesidir. Dürtünün deşarj olmamasından kaynaklanır. Dürtünün değer yargısına, dış dünya gerçeğine göre deşarj olması intrapsişik (id, ego, süperego) yapı içerisinde dengeyi sağlar.

  1. SEPERASYON ANKSİYETESİ

Ayrılma anksiyetesi anlamındadır. Bebek libidinal (sevgi) enerjisini anneden alır. Anne yaşam kaynağıdır. Bir bebeğin anneden ayrılması sancılı bir duygudur. Yetişkinlik yaşamına anne-çocuk arasındakiilişki anne ve türevlerine dönüşür. Bağlı bulunduğumuz  anne veya anne yerine ikame ettirilen her nesneden (sevgili, arkadaş, memleket, okul, eş vs)  ayrılmakla ilgili içsel tehdit hissettiğimizde  ortaya çıkan patolojik anksiyeteye denir. Bu sebeple kişi ilerleyen yaşına rağmen ayrılıklarla ilgili her zaman anksiyete duyar. İlkokula başlayan çocuğun anneden ayrılamaması, eşinden ayrılmak isteyen bireyin ayrılmakta zorlanması ya da emekli olamamak gibi durumlara örnek verilebilir.

 

  1. KASTRASYON ANKSİYETESİ

Freud’un gelişimsel duraklamasına göre Fallik dönemde (3-6yaş) ortaya çıkan anksiyetedir. Erkek çocuğun annesine (haz nesnesi) karşı duyduğu cinsel arzuların babası (otorite figürü) tarafından penisin kesilmesi şeklinde cezalandırılacağı korkusuna kapılan erkek çocuk, ödipal karmaşa yaşar. Ödipal karmaşanın çözülememesi (baba ile özdeşim) çeşitli nedenlerle aktifleşirse burada yaşadığı anksiyete yaşamının daha sonraki dönemlerinde de tekrar ortaya çıkar. Kişinin baba yerine ikame ettiği ya da baba aktarımında bulunduğu her nesne tarafından sembolik olarak penisinin kesileceği (cezalandırılacağı) korkusu ile ortaya çıkan anksiyete çeşididir. Freud, normal kişilerde de kastrasyon anksiyetesinin görülebileceği farkın niceliksel olduğundan bahseder.

Yetişkinlik yaşamına ise bu durum bir iş yapacağı, biriyle beraber olacağı zaman tehdit algılamaları ile belirir. Kişi iç dünyasında anlamsız bir şekilde düşüncesinden, duygusundan ya da davranışlarından dolayı yakalanacakmış korkusu hisseder. Kastrasyondan kaçmak için kişi bilinçdışı olarak otokastrasyon yapabilir. Mevcut potansiyelinden daha geride kalmak, otorite figürlerinden (devlet, müdür, yönetici) uzak durmak ya da onlarla başını derde sokmak bu anksiyete türünün bilinçdışı yansımalarıdır. Rekabetten kaçınma bu dönemin en sık görülen bilinçdışı yansımasıdır.

Kız çocuklarında kastrasyon anksiyetesi tanımı çok net değildir. Kız çocuk  penisinin olmadığını fark ettiği zaman penis hasedi  gelişir. Penisinin olmadığını kabul eder ve bir gün penis elde etme arzusuna sahip olur. Bu da kendisini çocuk sahibi olma arzusu ile yer değiştirir. Kız çocuğu kendini ‘’eksiklik’’ duygusunda hisseder. Freud, kız çocukları ile ilgili olan bu karmaşaya elektra kompleksi adını vermştir. Freud, kadınlarda kastrasyon anksiyetesinden söz etmesede bazı kadınların penislerinin olmadığı gerçeğinin inkar ederek erkek gibi davranmaya devam ettiklerinden söz eder.  Bu durumda  kız çocuklarında kastrasyon anksiyetesinin var olmayan penislerinin kastre edileceği şeklinde  daha çok fantezi düzeyinde geliştiği söylenebilir.

Kız çocukları tarafından bu anksiyete aynı zaman da ‘’sevginin kaybedileceği kaygısı’’ olarak da hissedilir. Sanki başarılı olursa, sevgilisi olursa, ön planda tutarsa kişi kendini sevgiden mahrum bırakılacağı, sevilmeyeceği kaygısını taşır. Otokastrasyon ile kişi (sevgiyi kaybetmemek için) başarılı olmaktan, birinci olmaktan, evlenmekten kişi bilinçdışı olarak kendini geri çekebilir.

Genel olarak bu tip anksiyete, kişinin herhangi bir aktivasyon göstermesi gerektiği durumlarda yoğun anksiyete yaşamasına ya da kaçınma davranışı, ketlenme gibi durumlara neden olur.

  1. SÜPEREGO ANKSİYETESİ

Süperego anksiyetesi, suçluluk hissetten anksiyete olarak bilinir. Kişi eğer dürtülerine (arzu, istek ve saldırganlık) uyarak hareket eder ve süperegodan gelen değer, inanç ve kurallara uygun hareket etmezse kendini suçlu hisseder. Bu durum yaşamda yapacağı eylemi, tutumu vs yeterince düzgün, mükemmel, zamanında yapmazsa anksiyete hissetmeye başlar. Burada kişi süper ego tarafından cezalandırılacağını düşünür. Yanlış yaptığını, neden tam olarak yapamadığını, suçluluk duygusunu üzerinde hissedip, kendini ağır yargılayabilir. ‘’Tam’’ ve ‘’mükemmel’’ yapamama kaygısı kişinin sosyal yaşamında esnek olmasını zorlaştırır. Bu içsel ses ne kadar sert ve cezalandırıcıysa kişinin anksiyetesi o kadar çok artar.

Dürtü harekete geçip davranış gerçekleştirdiğinde alınan hazzın bedeli olarak, süper ego tarafından  bireyin cezalandırılacağına dair inançtan doğan anksiyetedir. Alınan haz arttıkça hissedilen bilinçdışı suçluluk da artar. Mastürbasyon sonrasında hissedilen suçluluk duygusu gibidir. Freud’un latent dönemine (6-12 yaş) aittir.

 

  1. FRAGMANTASYON ANKSİYETESİ

Kohut’a ait bir terim olan fragmantasyon anksiyetesinin Türkçesi parçalanma anksiyetesidir. Kohut’a göre sadece narsisistik patolojilerde ortaya çıkar. Kendilik yapısı parçalanma tehdidi hissettiğinde ortaya çıkan anksiyetedir. Narsisistik kişi aşağılanma, incinme ve kırılma yaşadığında paranoid çekirdek aktifleşir ve bu durumda içinden parçalanma duygusu yaşar.  Kişi parçalanmadan kurtulmak için adrenalin içeren sporlar içine girer ya da heyecan ve aşırı doyum peşinde koşar, uyuşturucu içer, aşırı cinsel aktivite, mastürbasyon vs yapar. Bu davranışlar kişiyi parçalanmaktan koruyan savunmalardır. Parçalanma anksiyetesine karşı kişinin kendini tümgüçlü hissettiği ve bu sayede içsel bütünlüğü sağlamasına yardımcı olur.

Fragmantasyon anksiyetesi aynı zamanda kişinin kendini stres altında hissettiği zamanda da ortaya çıkar. Kişi stres altındayken fantezi ya da bilinçli dünyasında ‘’sen benim kim olduğumu biliyor musun?’’ çıkışı yapabilir. Örneğin, kendisine ceza yazacak olan polisi fantezi dünyasında sürgüne göndermek gibi.

anksiyete

AYRICA DSM V’ E GÖRE ; ANKSİYETE BOZUKLUKLARI

Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu: kişinin bağlı olduğu kişiden gelişimsel olarak uygun olmayan düzeyde kaygı ve korku duyması

Seçici Konuşmazlık: Başka durumlarda konuşuyor olmasına karşın, konuşmanın beklendiği özgül toplumsal durumlarda sürekli bir biçimde konuşamama

Özgül Fobi: Özgül nesne ya da durumla ilgili, belirgin korku  ya da kaygı duyma

Toplumsal Anksiyete Bozukluğu(Sosyal Fobi):  Kişinin başkalarınca değerlendirilebilecek olduğu bir ya da birden çok toplumsal durumlarda belirgin  korku ya da kaygı duyma

Panik Bozukluk: Yinelen beklenmedik panik ataklar ve panik atağın geleceğine ilişkin kaygı duyma ya da kaçınma davranışı

Agorafobi: Kişinin kaçmanın güç olabileceği ya da yardım alamayacağını düşündüğü durumlarda  duyulan anksiyete

Yaygın Anksiyete Bozukluğu: 6 aydan uzun süren günün büyük bölümünde günlük etkinliklere ilişkin aşırı bir kaygı duyma

 

5 1 Puan
Puanlayın
Ücretsiz Ön Görüşme
0
Düşüncelerinizi çok isterim, lütfen yorum yapın.x