Pamukkale / Denizli

Mehmetçik Mah. 2622 Sk. No:2 Daire: 3 Altınyaprak Apartman

FREUD’A GÖRE

FREUD;

İnsanlar doğuştan ilkeldir ve güçlü cinsel iç güdüler/enerjiler tarafından kontrol edilirler.

Doyurulmayan içgüdü, gerginliğe yol açar.

Cinsellik içgüdüsü kişiyi harekete geçiren en temel içgüdüdür.

Çocukluk yaşantıları tüm psikodinamik yaklaşımlarda olduğu gibi Freud’un ilgi odağıdır. Bireyin çocukluk yaşantıları yetişkinlik yaşantılarını şekillendirmektedir.

Freud’un kişiliğin yapısı, örgütlenmesi ve gelişimine ilişkin topografik kişilik kuramı, yapısal kişilik kuramı ve psikoseksüel kişilik kuramları vardır.

Psikodinamik kurama göre, kişi doğumda hazzıyla birlikte doğar. Psikoseksüel (cinsel-ruhsal) gelişmenin evreleri, kişiliğin ortaya çıkmasında büyük önem taşır; haz alımının yolunda gitmemesi kişiliğin oluşumunda izler bırakır. Psikoseksüel gelişimin sistemli bir biçimde gerçekleşebilmesi psikomotor gelişimin düzenli olmasıyla olanaklıdır. Psikoseksüel gelişim kuramına göre insanın cinsel yönden gelişimi her dönemin kendine özgü libidal enerjisi olan beş evreden oluştuğunu savunur.

Freudyen psikolojide psikoseksüel gelişim, psikoanalitik cinsel dürtü teorisinin merkezi bir unsurudur. Sigmund Freud, kişiliğin, idden gelen ve zevk arayan enerjilerin belirli erojen alanlara (vücudun uyarılmaya özellikle duyarlı bir bölgeleri) odaklandığı bir dizi çocukluk evresi boyunca geliştiğine inanıyordu.

Sigmund Freud, çocuğun psikoseksüel gelişim aşamalarından herhangi birinde hayal kırıklığı yaşaması durumunda önce kaygı, sonrasında yetişkinliğe kadar olan süreçteyse işlevsel bir zihinsel bozukluk olan nevroz yaşayacaklarını öne sürdü.

Püriten bir çağda; bilinçsiz motivasyon, insan cinselliği ve içgüdüsel saldırganlık teorisi oluşturmayı başarmış bir isimdir. Freud’un insan vizyonu hem evrimci hem de etkileşimcidir. Ona göre insanın biyolojik ihtiyaçları, evrim tarihinin doğal bir parçasıdır. Bu çerçevede insan gelişimi, kendisini sürekli olarak yeniden şekillendiren dış gerçeklikle etkileşim içinde olması yoluyla ve ilerleme düzeyinde hep bir sonraki seviyeye geçerek gerçekleşir.

Neredeyse kaçınılmaz olarak bu; rasyonel bir davranış inşa etmek, tatmin edici yönlerine dayanan dürtülerden vazgeçmek anlamına gelir. Sonuçta çoğu uygar insanın endişeleri vardır. Çocuklar, kendilerini çevrelerinden farklılaştırmaya başlayana ve gerçeklikle yüzleşene kadar bu tür endişelere sahip olmazlar. Sigmund Freud, kişiliğin erken çocukluk döneminde geliştiğine inanır.

Freud’a göre çocukluk deneyimleri, yetişkin olarak kişiliğimizi ve davranışlarımızı şekillendirir. Buna göre çocukluk döneminde her birimiz ciddi aşamalardan geçeriz ve bir aşamada uygun bakım ve ebeveynlikten yoksun kalırsak o aşamada takılıp kalabiliriz.

Eda Nur KEKLİK

0 0 Puanlar
Puanlayın
Ücretsiz Ön Görüşme
0
Düşüncelerinizi çok isterim, lütfen yorum yapın.x