Pamukkale / Denizli

Mehmetçik Mah. 2622 Sk. No:2 Daire: 3 Altınyaprak Apartman

HASTALIK KAYGISI BOZUKLUĞU

 

  • Eskiden hipokondriyazis olarak bilinen hastalık kaygısı bozukluğu, psikolojik literatürde bir kaygı bozukluğu olarak kavramsallaştırılmıştır ve bunun boyutsal karşılığı genellikle sağlık kaygısı olarak anılır .Hastalık kaygısı bozukluğu, teşhis edilmemiş ciddi bir tıbbi duruma sahip olma veya bu duruma sahip olma konusunda aşırı endişe duyma ile tanımlanan bir psikiyatrik bozukluktur.
  • Hastalık kaygısı bozukluğu olan kişiler, günlük yaşamlarını olumsuz etkileyen ciddi bir tıbbi hastalık geliştirme veya geçirme konusunda sürekli bir endişe veya korku yaşarlar. Bu korku normal fizik muayene ve laboratuvar test sonuçlarına rağmen devam eder. Hastalık kaygısı bozukluğu olan kişiler, normal bedensel duyumlara (sindirim veya terleme işlevleri gibi) aşırı derecede dikkat ederler ve bu duyumları ciddi hastalık göstergeleri olarak yanlış yorumlarlar.
  • Bu hastalık tipik olarak kronik bir durumdur. Kaygı bozuklukları, ruhsal bozuklukların en yaygın grubunu oluşturur ve genellikle yetişkinlik döneminden önce veya erken erişkinlik döneminde başlar. Temel özellikleri, aşırı korku ve endişeyi veya kalıcı ve zayıflatıcı algılanan tehditlerden kaçınmayı içerir.Kaygı bozuklukları, tehlikeye tepki veren beyin devrelerinde işlev bozukluğunu içerir.
  • Genetik faktörler, çevresel faktörler ve bunların ilişkileri risk faktörlerini oluşturur. Kaygı bozuklukları sıklıkla birbirleriyle ve diğer ruhsal bozukluklarla, özellikle depresyonla ve somatik bozukluklarla birlikte görülür. Bu tür komorbidite genellikle daha şiddetli belirtiler, daha fazla klinik yük ve daha fazla tedavi zorluğu anlamına gelir.

Risk faktörleri..

  • Hastalık kaygısı bozukluğunun kesin etiyolojisi büyük ölçüde bilinmemektedir. Bununla birlikte, bu bozukluğun gelişiminde birden fazla risk faktörü rol oynamaktadır .
  • Hastalık kaygısı bozukluğu olan kişiler normal vücut hislerini yaşamaktan rahatsız olabilir ve ince bedensel değişiklikleri patolojik olarak etiketleyebilirler.
  • Sağlık kaygılarının sıklıkla tartışıldığı bir ailede bir kişi yetiştirilirse veya ebeveynler sağlıkla ilgili konular hakkında orantısız bir şekilde endişe duyuyorsa, hastalık kaygısı bozukluğu gelişebilir.
  • Bir kişi, çocukluğunda ciddi bir hastalık geçirmişse ebeveynleri veya kardeşleri ciddi bir tıbbi durumdan yakınıyorsa hastalık kaygısı bozukluğu geliştirme riski daha yüksektir.
  • Altta yatan kaygı bozuklukları (örneğin, genel kaygı bozukluğu) olan kişiler hastalık kaygısı bozukluğu geliştirme riski altındadır.
  • Bir kişi internette sağlıkla ilgili materyalleri gözden geçirmek için çok fazla zaman harcarsa, hastalık kaygısı bozukluğu geliştirme riski yüksek olabilir.
  • Hastalık kaygısı bozukluğu olan bireylerle, ruh sağlığı kurumlarına göre birinci basamak sağlık kurumlarında karşılaşılma olasılığı daha yüksektir.
  • Hastalık kaygısı bozukluğu erkeklerde ve kadınlarda eşit derecede yaygındır, fakat ne kadar yaygın olduğu büyük ölçüde bilinmemektedir. Erken ya da orta erişkinlik döneminde başlayan bozukluk, bazı bireylerde kronik bir seyir izleyerek aile yaşamında rol bozukluklarına ve aksamalara neden olur.
  • Hastalık kaygısı bozukluğu olan hastalar tipik olarak olumsuz değerlendirmelerden memnun kalmazlar ve aynı tıbbi problem için birden fazla doktora danışırlar. Önceki doktorlarının ya yetersiz olduklarına ya da ayrıntılara dikkat etmediklerine ve korkunç sonuçları olacak ciddi tıbbi durumlarını kaçırdıklarına inanırlar. Hastalar ayrıca vücutlarını cilt lezyonları, saç dökülmesi veya fiziksel değişiklikler için sık sık kontrol ederler.
  • Ayrıca ölüm ve sakatlık hakkında fazla düşünme eğilimindedirler. Vücut kontrol davranışları ve sağlık kaygıları ile o kadar meşguldürler ki, sosyal ve mesleki işlevleri önemli ölçüde bozulmaya uğrar. Hastalık kaygısı bozukluğu olan hastaların çoğu iki tipten birine aittir

Hastalık kaygısının tipleri..

  • Bakım arayan tip: Bu hastalar sıklıkla sağlık sistemini kullanmakta ve doktorlarını sürekli değiştirmektedir. Birden fazla araştırma ve tedavi isterler.
  • Bakımdan kaçınan tip: Bu hastalar tıbbi bakımdan kaçınırlar. Birincil doktorun veya laboratuvar testlerinin yaşamı tehdit eden bir hastalığı (örneğin kanser) ortaya çıkaracağına dair ciddi endişeleri vardır.
  • Hastalık Kaygısı Bozukluğu için DSM-5 Tanı Kriterleri (APA, 2013):
  • Zayıflatıcı veya yaşamı tehdit eden bir hastalığa sahip olma veya bu hastalığa yakalanma konusunda aşırı endişe.
  • Somatik belirtiler yoktur. Eğer somatik belirtiler mevcutsa, bunlar hasta için sadece hafif derecede rahatsız edicidir. Tıbbi bir durum varsa veya tıbbi bir durum geliştirme riski yüksekse (aile öyküsü nedeniyle), tıbbi duruma (veya olası tıbbi duruma) ilişkin kaygı aşırıdır.
  • Sağlıkla ilgili konularda aşırı endişe ve kaygı.
  • Birey, hastalık belirtileri için vücudunu tekrar tekrar kontrol etmek gibi sağlıkla ilgili orantısız ve gereksiz davranışlar sergiler.
  • Semptomlar en az 6 aydır mevcutsa
  • Hastalıkla ilgili meşguliyet başka bir psikiyatrik durumla daha iyi açıklanamaz.

Yaklaşımlar

  • Psikoterapi, hastalık kaygısı bozukluğu için birinci basamak yaklaşım yöntemidir Bilişsel davranışçı terapi, hastanın işlevsiz/uyumsuz bilişsel inançlarını davranışsal değiştirme stratejileriyle çözüm üretmeye odaklanan bir psikoterapi türüdür. Hastanın hastalık belirtilerinden olan, aşırı vücut kontrolü yapma alışkanlığını ele alabilir. Bilişsel davranışçı terapi ayrıca normal somatik duyumlar ve bunların normal varyasyonları hakkında eğitimi de içerir. Farkındalık temelli bilişsel terapi, grup terapileri ve kabul ve kararlılık terapisi de uygulanabilir. Farmakolojik ilaçlar hastalık kaygı bozukluğu için ikinci basamak yaklaşım biçimidir.
  • Genellikle, psikoterapi ve farmakolojik ilaçların bir arada kullanılması en etkili yöntem olarak belirtilir. Hastalık kaygısı bozukluğu olan hastalara yaklaşımda öncelikle hastaların sağlık kaygılarıyla baş etmelerine yardımcı olmaya odaklanır. Birinci basamak sağlık hizmeti sağlayıcıları, hastaların sağlık sorunlarını tartışırken kendilerini rahat hissetmeleri için hastalarıyla bir uyum ve terapötik ittifak kurmayı hedeflemelidir. Hastaların endişeleri ve korkuları kabul edilmelidir. “Her şey senin kafanda” gibi ifadelerden kaçınılmalıdır. Gerekirse hasta diğer sağlık uzmanlarına sevk edilmelidir.

 

Esra İBİŞ

Hatice CAN

 

0 0 Puanlar
Puanlayın
Ücretsiz Ön Görüşme
0
Düşüncelerinizi çok isterim, lütfen yorum yapın.x