Peter Fonagy kimdir?
14 Ağustos 1952 Macaristan doğumlu bir İngiliz psikanalist ve klinik psikologdur .Çağdaş Psikanaliz ve Gelişim Bilimleri Profesörü, londra’da Psikoloji ve Dil Bilimleri Bölümü Başkanı, Anna Freud Merkezi’nin İcra Kurulu Başkanı ve İngiliz Psiko-Analitik Topluluğu’nda çocuk ve yetişkin analizi alanında eğitim ve denetleyici analisttir. Klinik ilgi alanları sınır psikopatoloji, şiddet ve erken bağlanma ilişkileri konularına odaklanmaktadır. Çalışmaları ampirik araştırmayı psikanalitik teoriyle bütünleştirmeye çalışmaktadır.
Fonagy, psikoterapi araştırmalarının değerlendirilmesinde önemli bir rol oynamıştır ve hala da oynamaktadır. Araştırmasının değerlendirilmesi (çoğunlukla) tedavinin etkinliğine dayanmaktadır. Tedavinin değerlendirilmesi psikoterapinin gözden geçirilmesine, tavsiye edilmesine ve sonuçlarına yol açmıştır. Fonagy, çocuklar ve gençlere yönelik tıbbi ve psikososyal terapiler ve borderline kişilik bozukluğuna yönelik psikolojik tedaviler de dahil olmak üzere, zihinsel bozukluklara ve özel popülasyonlara yönelik psikolojik müdahalelerin etkinliğine ilişkin ayrıntılı kanıtlar sunmuştur.
Zihinselleştirme Kuramı
Ödüllü kitaplarında Duygu Düzenleme, Zihinselleştirme ve Benliğin Gelişimi Fonagy ve meslektaşları, duygulanımı zihinselleştirme ve düzenleme yeteneklerinin bireyin başarılı gelişimini nasıl belirleyebileceğine dair ayrıntılı bir teori ortaya koydular. Zihinselleştirmeyi kendilerinin ve diğer insanların duygusal durumlarının zihinsel temsillerini yapma ve kullanma yeteneği olarak tanımlarlar.
Yazarlar, belirli bağlanma tarzlarına yol açan kötü ve yetersiz ebeveynliğin çocukları, başkalarının yanı sıra kendi duygularını da düzenleme ve yorumlama konusunda nasıl yetersiz bırakabileceğini tartışıyorlar. Duygulanımı zihinselleştirme ve düzenleme konusundaki bu yetersizlikler, ciddi kişilik bozukluklarının yanı sıra genel psikolojik özgüven ve benlik duygusu sorunlarına da yol açabilir. Zihinselleştirme kavramını ilk kez kullanan Bateman ve Fonagy bu kavramı “kişinin kendisinin ve diğerlerinin bilinçli ya da bilinçdışı zihin durumlarını anlama yeteneği” olarak tanımlamışlardır. Winnicott bununla ilgili olarak çocuğun kendilik geliştirebilmesi için kendini ötekinin yani bakım verenin zihninde görmesiyle mümkün olduğundan bahseder. Bebek bakım verenin zihninde onun yüz ifadelerinden kendisini nasıl hissettiğini görebilmeli, bakım veren tarafından bebeğin ne hissettiği ona geri yansıtılmalıdır. Annenin (bakım verenin) çocuğa duygularını uygun bir şekilde yansıtması çocuğun zihinselleştirme kapasitesinin gelişimini sağlar. Fonagy çocuğa sürekli doğru olmayan duygular yansıtıldığında çocuğun duyguları ve olayları zihinselleştirmeyi yapamayacağından bahseder.
Örneğin; bir çocuğun yere düştüğü bir anı düşünelim. Çocuk ağlamaya başladığında, annenin tepkisi “düştün, canın yandı ve korktun” gibi çocuğun duygusunu aynalamaya yönelik olabildiği gibi annenin o sırada başka bir işle uğraşması sonucu çocuğa yansıtamadığı durumlar olabilmektedir. Birinci tepki çocuğun zihinselleştirme kapasitesini geliştirmekte ve eylemler ve zihinsel durumlar arasındaki ilişkiyi anlamasına olanak sağlarken; ikinci türde bir tepki ise çocuğun zihinselleştirme kapasitesi sınırlandırmakta ve çocukta artan kırılganlığa yol açabilmektedir.
Zihinselleştirme temelli terapi (MBT)
Peter Fonagy and Anthony Bateman tarafından geliştirilmiş olup, bilişsel davranışçı terapi, psikodinamik terapi ve sosyal terapiden aldığı unsurlardan yararlanarak bireylerin eyleme geçmeden önce bir şeyler hakkında düşünmelerini sağlayan kanıta dayalı bir yaklaşımdır. Zihinselleştirme temelli terapinin sınırdurum kişilik bozukluğu olan bireylerde etkili bir tedavi olduğu bulunmuştur. Bunun yanında depresyon, anti sosyal kişilik, yeme sorunları ve bağımlılık gibi durumları tedavi etmek için uygulanmaktadır.
Terapi yapısı ve teknikleri:
Klasik olarak MBT, iki terapötik eksende dağıtılan 3 farklı aşamaya bölünmüş 18 aylık bir süre boyunca yapılandırılmıştır: grup ve bireysel terapi.
Zihinselleştirme temelli tedavinin aşamaları:
- Bağlanma stilini, zihinselleştirme yeteneğini, kişilerarası işleyişini değerlendirerek hastayı terapiye dahil etmeyi amaçlar; borderline bozukluk konusunda psikoeğitim verilmesi ve terapötik sözleşme kurulması. Bağlanma stilini değerlendirmek için yazarlar, İlişki Ölçekleri Anketinin kullanılmasını şiddetle tavsiye etmektedir.
- Bireysel ve grup terapisini içeren ikinci aşamada, hastanın bağlanma stiline göre farklı tekniklerle zihinselleştirme kapasitesinin uyarılması amaçlanır. Bunlar arasında terapötik ilişki, empati, duygulanımın açıklığa kavuşturulması ve detaylandırılması, olumlu ve olumsuz pekiştirme yer alır.
- Hastanın gelişimini gözden geçirmeye ve onu, bir terk etme olarak deneyimlenebilecek terapinin sonuna aşamalı olarak hazırlamaya hizmet eder.
Sude Gülşah ÖZTÜRK, Aylin UYSAL