Pamukkale / Denizli

Mehmetçik Mah. 2622 Sk. No:2 Daire: 3 Altınyaprak Apartman

HAYIR DİYEMEMEK

Hayır diyememe davranışı aslına bakıldığında bir kişisel gelişim konusu. Neden bazen hayır diyemiyoruz? Karar verme aşamasında karşımızdakilere, ailemize, patronumuza, arkadaşlarımıza nasıl anlamlar yükleyebiliyoruz?
Benlik saygısı düşük kişiler hayır demekte daha mı çok zorlanır?

    Benlik saygısı ve boyun eğici davranışlar ilişkili midir?….    

  Benlik Saygısı: 

Bireyin kendisine yönelik olarak geliştirdiği olumlu ya da olumsuz tutum; kendisine ilişkin yaptığı pozitif ya da negatif sübjektif değerlendirmeler ve yargılar; kendi benliğinin duygusal ya da düşünsel takdiridir.

  Boyun Eğici Davranışlar:

Özellikle olumsuz kırıcı duygularını ifade etmekte zorlanan, herkesi memnun etmeye çalışan, kendi isteklerini geri plana atıp hayır diyemeyen’’, iyilikseverliğe fazla önem veren, öfkelerini göstermekte zorlanan, sürekli onaylanma gereksinimi duyan, düşüncelerini ve haklarını savunamayan kişilik özellikleri olarak tanımlanmaktadır.

  • Boyun eğici davranışlar, daha düşük sosyal statü ve fonksiyonlara ilişkin algılarla bağlantılıdır.
  • Boyun eğici davranışların, Doğu kültüründeki kişilerarası ilişkilerde egemen bir davranış biçimi olduğu söylenebilir.
  • Benlik saygısı ve boyun eğici davranışlar arasında negatif yönlü bir ilişki bulunmuştur.
  • Benlik saygısı düşük kişiler daha boyun eğici davranışlar gösterir

‘Hayır’diyebilmek neden bu kadar önemli?

  • Kendi yaşantınızın dümenini elinizde tutabilmek için “hayır” diyebilmek gerekiyor.
  • Kendimize olan saygımızı korumamız için başkalarının isteklerini kendi isteklerimizin önüne koymamalıyız.
  • Gerektiğinde “hayır” diyebilmek ve dolayısıyla istemediği- doğru bulmadığı şeyi yapmamak kişinin kendisine olan saygısını arttırırken birilerini kırmamak- onların sevgisini- ilgisini- saygısını kaybetmemek için uygun görmediği şeyleri yapmak- itiraz etmemek, kişiyi kendi gözünde değersiz kılabilmekte.
  • Sürekli olarak evet demek çevremizdeki kişilerin bize olan saygısını kaybetmesine yol açabilir, sağlıklı ilişkiler kurabilmek için hayır diyebilmeliyiz.
  • Kendine güvenebilmek için “hayır” diyebilmek ve “hayır” diyebilmek için de kendine güvenmek gerekiyor.
  • Üzerimize daha fazla yük bindirmemek ve yaptığımız işten zevk almak için gerektiği zamanlarda hayır diyebilmeliyiz.
  • Daha düzenli bir yaşam için hayır diyebilmeliyiz…
  • Kişiler arası ilişkilerimizde ‘evet’ ve ‘hayır’ sözcükleri bazen göründüğünden daha fazla anlam ifade edebilir. Bu bağlamda ‘evet’ demek sıklıkla uyumluluk ve açıklık gibi olumlu değerlere sahip bir çerçevede düşünülürken, ‘hayır’ ise daha çok aykırı, tartışmacı, kapalılık gibi olumsuz çağrışımları ile ele alınır.
  • Halbuki bu iki sözcük de sabit değil bağlama göre değişen değerlere sahiptir ve ancak bunların dengeli kullanımı sağlıklı bir iletişimin kurulabilmesinde faydalı olur. Bu kullanım, diğerlerinden ayrışan isteklerimiz, prensiplerimiz, değerlerimiz ve amaçlarımız doğrultusunda ilişkilerimizde gerekli olan kişisel sınırı çizmeye yardım edebilir

Sonuç olarak:

Her şeye evet demenin yanlış olduğu gibi her şeye hayır demek de bir o kadar yanlış. Bu iki sözcüğü yerinde kullanabilmek; ne fazla ‘‘bencil’’ ne de fazla ‘‘iyiliksever’’ olmalıyız.

‘‘Belki’’ kelimesini hayatımızdan çıkarmamız da bize bu konuda fayda sağlayabilir.

‘Evet’ dendiğinde aslında kişi için anlık motivasyonlar ya da ödüller söz konusu olabilir. Kaybetme korkumuz azalabilir, kendimizi sevilen, değer gören, kabul edilen biri olarak algılayabiliriz. İhtiyaç duyduğumuz sevgi, saygı ve kabulü karşılamış gibi düşünebiliriz. Aslında bu durum bir yanılsamadır ve biz gerçeği görmeyiz. Gerçekler, zaman içinde içimizde tuttuğumuz ‘hayır’lar artık oldukları yere sığamayıp taştıklarında ortaya çıkar. Keşke’ler, öfke patlamaları, pişmanlıklar, kızgınlıklar dışa dönmeye başlar.

Muzaffer Şerif’in ‘‘Otokinetik Deneyi’’

  • Otokinetik etki karanlık bir odada sabit ve küçük bir ışığın hareket ediyormuş gibi görünmesidir. Aslında ışık hareket etmemekte, fakat odanın karanlık olmasından dolayı gözün hareket ettirilmesiyle, ışık hareket ediyor gibi algılanmaktadır.
  • Daha önce tek başına iken kendi standardını geliştiren denek, topluluğa uyarak topluluğun anlaştığı sosyal gerçeği kabul etmiştir. Birlikte “sosyal norm” veya “grup normu”nu oluşturmuşlardır.
  • Sosyal norm veya grup normu geçmişin ve şimdinin grup etkileşimlerinin ürünlerini içinde barındırır. Sosyal değerler, yasalar, gelenekler, örf ve adetler, folklor ve moda sosyal normlardır.

Solomon Asch’in ‘‘Uyum-Konformite Deneyi’’

  • Bireyin sosyal etkiye uyma davranışı göstermesinde ortamsal etkenler önemli yer tutar. Grubun büyüklüğü, grubun söz birliği, mevki ve saygınlık, yüz yüze olma gibi etkenler uyma davranışının ortaya çıkmasında etkilidir.
  • Asch’in deneyi küçük gruplarda normların oluşumunda grupların açık veya örtük baskısının etkisi üzerinedir. Ve bu deney göstermiştir ki, büyük oranla toplumsallık içinde karar ve normlarımızı, başkalarının veya otoritenin üzerimizde yarattığı baskılara göre vermekteyiz.

Stanley Milgram’ın “İtaat Deneyi

  • Milgram, yaptığı deneylerle toplumdan dışlanmamak, kabul görmek, onaylanmak vb. için masum gibi görünen nedenlerle uyma davranışı gösteren insanların otoriteye itaat adına nasıl vahşileşebileceklerini ortaya koymuştur.
  • Deney, Milgram tarafından sanki bir tiyatro oyunuymuş gibi, her detayı düşünülerek hazırlanmıştır. Deneyde oyuncu ve kurgunun bir parçası olmayan tek kişi denektir. Tiyatrovari kurgulanan deneyin bir yandan gücü, diğer yandan güçsüzlüğü olan şey, araştırmacının tanrıymışcasına oyuncuları ve koşulları rahatça değiştirebilmesi ve yeniden yazarak, deneğin tepkilerini ölçebilmesidir. Fakat insanların bu kadar kolay itaat etmesini, uyum göstermesini kabul etmek istemeyen Milgram, insanların boyun eğmeyi bırakmaları için deneyin senaryosunda sürekli değişikliğe gider. Denekler yetkeye o kadar kolay boyun eğmektedirler ki, deney onun umduğu yönde gelişmemiştir.

Film Önerileri:

  • EXPERİMENTER
  • YES MAN

Kaynakça:

Sude DÜŞÜNMEZ

5 1 Puan
Puanlayın
Ücretsiz Ön Görüşme
0
Düşüncelerinizi çok isterim, lütfen yorum yapın.x